preloader

Girişimci Hikayeleri: Gourmet Ladies

Girişimci Hikayeleri: Gourmet Ladies

Yazı Boyutu:

Dünya bizim köyümüz felsefesiyle yola çıkan ve birçok farklı ürünü deneyimleme imkânı sunan Gourmet Ladies’in kurucusu Ezgi Nur Aydın Hacıevliyagil ile keyifli bir röportaj yaptık.

Girişimci Hikayeleri: Gourmet Ladies

Ezgi Nur Aydın Hacıevliyagil

Öncelikle sizi ve Gourmet Ladies’i biraz tanıyabilir miyiz?

Ben Ezgi Nur Aydın Hacıevliyagil, Yeditepe Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım lisans eğitimim sonrasında, kariyerime global bir firmada pazarlama iletişim departmanında başladım. Daha sonra babam ile birlikte sigorta sektöründe çalışırken dijitale olan ilgim paralelinde Yeditepe Üniversitesi’nde elektronik ticaret yüksek lisansı yapmaya karar verdim. Kurumsal hayatımı son olarak bir kozmetik firmasının marka departmanında çalışarak sonlandırdım ve okulda almış olduğum girişimcilik dersinin beni çok etkilemesiyle birlikte kendimi bu yönde geliştirmeye ve ilerletmeye karar verdim ardından da Gourmet Ladies’i kurdum. Girişimciliğimin yanında mezun olduğum yüksek lisans bölümünde öğretim görevlisi olarak eğitim vermeye de devam ediyorum.

Girişimci Hikayeleri: Gourmet Ladies

Lokal üreticileri desteklemenizin arkasındaki nedenler neler?

Gourmet Ladies blog sayfası içeriğini oluştururken sosyal medyada popüler olan yerleri seçmekten ziyade yerel halkın nerelere gittiğini araştırarak rotamızı belirliyorduk. Bu gezi kültürü bana; ülkemizde yaptığım gezilerde de aynı şekilde rota oluşturmamı sağladı ve bu sayede çok fazla lokal üreticiyle tanışma imkânı buldum. Onlarla konuştukça hem onların sorunlarına şahit oldum hem de üretimini gerçekleştirdikleri ürünlerin ne denli bir kıymet ve emek içerdiğini gördüm. Karadenizli bir aileden geliyorum, biz de kendi üretimimiz dışındaki birçok ürünü yıllardır tanıdığımız üreticilerden alıyoruz. Örnek vermek gerekirse; bugüne dek hiç marketlerde satılan tereyağı markalarını tüketmediğimi söyleyebilirim. Bu yaşam tarzını benimsediğim için ortaya koyduğum iş modeli ve lokal üretici desteklerinin benim için kaçınılmaz bir tercih olduğunun altını çizmek isterim.

Biz tüketiciler yerel üreticileri nasıl destekleyebiliriz?

Öncelikle bunu yalnızca bir sosyal sorumluluk projesi gibi düşünmeden ürünlerin; nerede, nasıl ve kimler tarafından, hangi hassasiyetler çerçevesinde üretildiğini ve satışa sunulduğunu bilmenin bir şeffaflık sağladığına odaklanmalıyız. Bu tipteki ürünleri tüketmek için değil, değer verdiğimiz için satın aldığımızdan hem ürünler hem de üreticileriyle bir bağ kuruluyor. Küçük işletmeler aynı zamanda toplumumuzun ekonomik ve sosyal dokusu için de önemli, ayrıca tüm toplumun ayakta kalması için de önemli bir pozisyonda yer alıyorlar. Lokal üreticilerin bir diğer ayırt edici unsuru ise zincir mağazaların rekabetinden uzak duygularla faaliyetlerine devam etmeleri. Yerel işletmelerden alışveriş yapıldığında paranızın yerelde kalmasını sağlarken, lokal kalkınmaya bir destek sağlamış oluyorsunuz.

Girişimci Hikayeleri: Gourmet Ladies

Sağlıklı bir yaşam için satın aldığımız ürünlerin doğruluğundan nasıl emin olabiliriz? Gıda etiketi okuma üzerine verebileceğiniz tavsiyeler var mı?

Öncelikle şunu belirtmem gerekiyor ki özellikle Türkiye’de organik üretim çok ama çok kısıtlı ve oldukça maliyetli bir alan, bu sebeple de her organik yazan etikete inanmamak gerekiyor.

Çoğu zaman arka etikette yazan ürünün nerede üretildiği bilgisine bakmıyor, yalnızca ön etikette organik yazıyor diye ürünü satın alıyoruz. Satın aldığımız ürünün içindekileri okumak, üretim yerine bakmak, üretim ve son kullanma tarihini, saklama koşullarını okumak çok ama çok önemli. Bir diğer dikkat etmemiz gereken konu da gramajlar. Daha ekonomikmiş gibi gözüken ama son tüketim süresi kısıtlı olan ürünleri almanın israfa sebebiyet verdiğinin de altını çizmek isterim. Son olarak gıda etiketlerinde bulunan amblemleri araştırmak büyük önem taşıyor. Örnek vermek gerekirse; birçoğumuzun anlamına dikkat etmediği, yeşil yuvarlak içi yaprak şeklinde olan ve doğal ürünü temsil ettiği sanılan sembol aslında “radura” işaretidir, bu işaret baharat ve hazır gıdalarda bulunur, radyasyonla sterilize edilme anlamında gelir.

Çalışma hayatında kadınların yaşadığı zorluklardan bahseder misiniz? Sizin karşılaştığınız engeller var mı?

Çalışma hayatının neredeyse her alanında kadınların çeşitleri zorluklarla karşılaştığına şahit oluyoruz. Kadınlar kurumsal bir firmada da mobing görebiliyor, üretici olduğu tarafta hammadde alımında da küçük görülebiliyor. Tüm bu yaşananlar kadını çok daha hırslı yapabiliyorken tam tersine çok daha kırılgan olmasına da sebebiyet verebiliyor. Kendi işimi kurmadan önce kurumsal tarafta 3 sene boyunca çalıştım, orada da çeşitli zorluklar yaşadığımı söyleyebilirim. Karşılaştığım zorlukların genelde klişeleşmiş söylemler olduğunu söyleyebilirim. Bu söylemlerin çıkış noktası hem erkekler hem de kadınlar olabiliyor. “Bunları sen tek başına yapmış olamazsın, kadın başına bunlarla mı uğraşıyorsun, sen beceremezsin…” gibi birçok kadının duyduğu klişeleşmiş sözleri ben de duydum. Etrafımda bu söylemlere maruz kalmış ve sonrasında hevesi kırılmış çok sayıda kadın girişimci de oldu, çok hırslanarak etrafındakilere zarar verenler de oldu. Benim karşıma çok fazla engel teşkil edebilecek bir durum çıkmadığından bu konuda şanslı olduğumu düşünüyorum.

Girişimci Hikayeleri: Gourmet Ladies

Dünya ile kıyaslandığında Türkiye’de kadın girişimcilerin rolü nedir?

Türkiye’de birçok kadın girişimciyi emek ürünleri diye tabir edebileceğimiz el emeği içeren; sanat, tarım, kozmetik, giyim ve gıda gibi alanlarda ve mikro işletmecilik tarafında görüyoruz. Dünya genelindeki genel girişimcilik ekosistemine baktığımızda ise kadının; teknoloji, sanayi, inovasyon ve telekomünikasyon gibi alanlarda aktif olduğunu gözlemleyebiliriz. Bu dengenin sağlanabilmesi ve ülkemizdeki kadınların da dünya genelindeki tabloya benzer bir yapıda faaliyet gösterebilmeleri için eğitim imkanlarının geliştirilmesinin son derece önemli olduğunu düşünüyorum.

Cemre Bosnalı Zeydanlı
Cemre Bosnalı Zeydanlı Tüm Yazıları